Altı kağıt yırttım , her birinde sana kandım.
Birincide düşmüştüm gözlerine , sona erince sana yandım.
Bulunduğum yerin adını sen koymuşsun , boşluk!
Her ne kadar istesem de bir tarafım daima donuk.
Yokluğundan biliyorum , bu şehir sensiz de aydın.
Sendeki ben yokken , söyler misin?
Hangi koyna kollarını açtın?
O yavşağın ellerinde arama sıcaklığımı , bulamazsın.
Sen zevke hamile olduğun kadar , aşkaysa kısırsın!
Belki nefretim boyunu aşar , bir gün ateşimde yanarsın!
Yalanlarına kandığımdandır ki artık yüzünü aklımda sanma.
Bu satırları dudaklarımı kanatırken yazıyorum , sakla.
Ama bilmiyorsun , hala nereye çevirsem sen çıkar pusulamda.
Yere düştüğüm de beni sen değil , dostlarım kaldırır unutma!
Şimdi def ol , hangi piçle istiyorsan okşan onunla!
Bu mısraların kalp atışı sensizlikten öte seninle canlanıyor.
Neden yazdığımı sorma , her şey ölse de satırlar kalıyor.
Senden gelen sevdanın bir yudumu bile sarhoş ediyor.
Dillendirmeyi sevmesem de , senden nefret etmem gerekiyor.
Söyler misiniz dostlar,
Şimdilerde bu sürtük hangi kapıyı aşkım diyerek açıyor ?
Bu sana yazabileceğim en büyük hoşça kal.
Şimdi yalnızlığını başka kucaklarda doldur. Hoş , çakal!
Yanındaki zevkle pantolonunu sıyırırken sen kala kal.
Hangi tenhalarda kirlendiysen gelme , orda kal!
Belki bakıp söversin belki de bakıp översin.
Bir elimi benimle bırak , sana yazmayı özlerim , bilirsin.
Geçtim şuan aşkını , söyler misin?
Hakikaten kaç para senin geceliğin?
Soner Türüdü